Kadın olmak ya da erkek olmak değil mesele. Heykel de olabiliriz mesela.
Mevki makam, tabela levha, sandalye koltuk. İster çelikten olsun oturulan masa, isterse tahta.
Mesele bu da değil…
Hayvanları evcilleştirip hayatımızın içine alanlar uzaklarda değil, çok yakınımızda; bizim atalarımız.
Sözcükleri ezberleyip bizim gibi konuşabiliyor papağanlar…
Çoban köpekleri; öğretilince, sürüyü koruyabiliyorlar. Genlerine kodlamışlar.
En iyi taklitçilerimiz ise, maymunlar…
Karın doyurmak, üremek, soğuktan sıcaktan korunmak…
Ezber ve taklit… İnsan dışındakiler için yaşamak.
“Düşünüyorsam varımdır” demiş Sokrates.
Düşünüyoruz, öyleyse varız.
Bütün yaratılanlardan üstün değiliz, ayrıyız sadece ve ayrı yanımız; düşünüyor olmak.
Bin, on bin, milyon yıllardır söylemişler, yazmışlar; türünden geldiklerimiz.
Düşününce diyor ki insan: Halâ neyi söylüyor, neyi yazıyoruz? Söz tükenmemiş mi söylene yazıla?
Düşünmek devam ettikçe söz tükenmeyecek. Yazılacak ve kalacak insan yaşadıkça.
Kadın olmak ya da erkek olmak değil mesele. Heykel olmak da zor değil düşünmedikten sonra.
Rodin’in “Düşünen Adam” heykelini yapmak kolay, düşünen adam olmakta mesele.
Mesele, düşündüklerimizi ortaya koymakta. Mesele, düşündüklerimizde bir olmakta.
Siz! Bu kitapta yer alanlar, okudukça görecek ve şaşıracaksınız…
Birbirinizi hiç tanımadan, belki bazılarınız birbirinizin semtine bile uğramadan, geçtiğiniz yollar bile belki aynı olmadan…
“Nasıl olup da bu şehir için, Balıkesir için hepimiz ayrı ayrı, hepimiz birer birer aynı temel düşüncelerde buluşmuşuz?” Diyeceksiniz, farkına varmadan.
Gözler değil midir bize insanı anlatan? Gözler değil midir ele veren insanı?
Bu heykel yarım: Bu heykelde gözler yok, bakışlar yok, ifade yok.
Kadın mı, erkek mi, androjen mi belli değil. Önemli mi?
Düşünüyor oysa…
Düşünüyor zihninin arka odasında.
İnsanı düşünüyor insanlık sofrasında.
Hepiniz gibi… Sizler gibi…
Herkes tek başına birer usta, birer uzman bu kitapta. Başarmış ve yapmışsanız tek başınıza…
“Sen, ben” denilmeyen “biz” vakti şimdidir belki.
Şimdidir Balıkesir için hepinizin gelmesini beklediği o zaman.
Farklı olsa da yöntemleriniz, düşünüyorsunuz; öyleyse varsınız.
Ve hepinizin düşleri daha da yukarılarda…
Aynıysa havan, suyun. Aynıysa paylaştığın gökyüzü. Aynıysa davan…
Zaman yaratmaz insanı… Zamanı yaratandır insan. Bekler, çağırır ve gelir zaman.
Bütün mesele, arkamızı birbirimize yaslayabileceğimiz taş olmak; arkadaş olmak. Bütün mesele, gözlerimiz kapalı, kendimizi boşluğa bıraktığımızda, elimizden tutacak dost bulmak.